BU AYIN DUYULARI - EYLÜL 2016

Bu ayın duyularını unuttum mu sandınız? Tabi ki, unutmadım! İstanbul' da sonbahar başladı bile.. Kış rüzgarları esmeye, yapraklar birer birer dökülmeye başlamışken bizde ufaktan saleplerimize tarçınımızı serpip, battaniyemize sarılıp köşelerimize çekiliyoruz. 

Hadi gelin yazmadığım ayların inadına bu ayın duyuları serisine, son aylardan en sevdiğim, kimi zaman snapchat'  te sizle paylaştığım anlardan da katarak hızlıca gözden geçirelim mi?

KOKU:

Bir elimde mis gibi tarçın kokan salebim, diğer elimde kitabım, yanımda tabletim. Var mı bana yan bakan der gibiyim :))) Hele de sevdiğimin yolladığı o birbirinden güzel çiçekler, evimin bir köşesindeyse...

Çiçek Sepeti' nden sipariş verdiniz mi ya da altınız mı bilmiyorum ama son zamanlarda kalitelerini bozduklarını düşünüyorum. Görmeyeceğimizi düşünerek aralara kurumuş, hatta küflenmeye durmuş çiçek serpiştirmek ne demektir? Neyse çiçeksepeti, hatasını kabul edip telafi ediyor ama firmayla çalışan ve adresimin olduğu bölgeye hangi çiçekçi hizmet veriyorsa, eşe dosta yolladığım ürünlerde birkaç kere böyle çıkınca konforun ve rahatlığın dezavantaja dönüştüğünü düşünür olduk. Sanırım böyle işler için güzel bir çiçekçi bulup, kartvizitini almak şart oldu ;)

DİNLEDİM:

LP grubunun 'Lost On You' şarkısı özellikle Ağustos ayında istisnasız sabah, öğlen, akşam 3 öğün dinlediğim şarkı haline gelmişti.

Bu sene benim duygularıma dokunan ve şarkıyı hissettiğim en güzel yabancı şarkı buydu diyebilirim :) Muhtemelen benim bu sene kışı kapatacağım şarkı Lost On You olacak. Peki sizin son günlerde dinlemekten zevk aldığınız, bu kışın şarkısı budur dediğiniz bir şarkı ve sanatçı var mı?

İZLEDİM:

Tess Gerritsen' in Cerrah adlı kitabıyla başlamıştı benim için her şey... Cerrah, Çırak derken Rizzoli ve Isles' in TNT' de dizi olarak çekildiğini öğrenmiştim. 7 sezon severek izlediğim bu dizi, final bölümüyle dizi defterime bir sayfayı daha kapatmama sebep oldu.

TAT:

Sanırım yazının benim için en can alıcı noktasındayız. Uzun bayram tatilinde İstanbul' da kalınca, trafiksiz şehrin tadını çıkarttık. Pek evde durmadık ve rahat rahat gezdik. Beyazıt' tan aşağıya doğru dükkanları geze geze Eminönü'ne inerken yolda gözümüzü gönlümüzü açan bir tatlı dükkanı ile karşılaştık.

Yeni bir yemek takımına ihtiyacım varken; Star City Karaca' da bu seti beğenip, indirim fırsatından yararlanarak evde yaptığım leziz yemeklere de renk kattım. Aslıda böyle dallı-çiçekli şeyleri pek sevmem ama bu kez hoşuma gitti..

HİS:

Evleneli tam 1 sene mi olmuş? Valla daha dün gibi, nasıl oldu bitti ben hiç anlamadım :D 

Resimlere şöyle bir bakarken, bir kez daha tam istediğim gibi iş çıkardıkları için onlara teşekkür etmek istedim. Aslında kına, düğün hazırlıkları ile ilgili yazı yazmak istemiştim ama o telaşla o günleri nasıl atlattık hiç bilmiyorum =))

Son aylardaki önemli karelerden derlediğim ayın duyuları yazısı burada son buluyor. Umarım keyifle okumuşsunuzdur. Bu köşede sizle paylaşmamı istediğiniz şeyler aklınıza gelirse, aşağıya yorum bırakmayı unutmayın. 

Sevgiler, İlke.